Doğu Guta’daki kimyasal silah saldırılarının mağdurları, kurbanlar için adalet istiyor


Suriye'nin Doğu Guta bölgesinde Şam yönetimine bağlı güçlerce 2013 ve 2018 yıllarında düzenlenen kimyasal silah saldırılarından etkilenenler, kurbanlar için adalet talep ediyor.

Şam yönetiminin Doğu Guta bölgesinde 2013'te kimyasal silahla 1400'ün üzerinde sivili öldürdüğü saldırı, 10. yılını geride bıraktı.

Hafızalardan silinmeyen katliamda çoğu kadın ve çocuk binlerce sivil, zehirli gazlardan etkilendi.

Başkent Şam'ın doğusunda yer alan Doğu Guta bölgesindeki siviller, Suriye ordusu ve destekçilerinin saldırılarını yoğunlaştırdığı Nisan 2018'de ikinci büyük kimyasal silah saldırısına maruz kaldı, 78 sivil hayatını kaybetti.

Suriye ordusu ve destekçilerinin Nisan 2018'de Doğu Guta bölgesini tümüyle ele geçirmesinin ardından, aralarında kimyasal silah mağdurlarının da bulunduğu binlerce aile, ülkenin kuzeyine göç etmek zorunda kaldı.

Doğu Guta'dan tahliye edilenler, Fırat Kalkanı Harekatı bölgesine yöneldi.

? "Dünyaya yeni çocuk getirmeye korktuk"

Doğu Guta'daki kimyasal silah saldırısının tanıklarından Ahmed Ebu Muhammed, AA muhabirine, Şam yönetimi ve destekçilerinin özellikle 2018'de düzenlediği şiddetli bombardıman nedeniyle yer altındaki sığınaklarda saklandıklarını söyledi.

Ebu Muhammed, Suriye'de "en büyük kimyasal silah saldırısı" olarak kayıtlara geçen 2013'teki saldırıyı hafızasından silemediğini anlattı.

Ebu Muhammed, "Saklandığımız yer, hedef alınan noktanın yakınıydı. Bombardıman nedeniyle kimse dışarıya çıkamıyordu. Herkes o kokudan etkilenmişti." diye konuştu.

2018'teki kimyasal saldırıdan sonra bölgeden tahliyelerin başladığını belirten Ebu Muhammed, "Eşim 4 ay sonra hamile oldu. Her ay rutin muayeneye gidiyorduk ancak oğlum Ali, sağ elinde iki parmakla doğdu. Ali'den sonra dünyaya yeni çocuk getirmeye korktuk." dedi.

"O anı yaşamayanlar ne olduğunu hayal edemez"

Ebu Muhammed, eşiyle herhangi bir akrabalık bağının bulunmaması ve ablalarının sağlıklı dünyaya gelmesi nedeniyle yeni doğan bebekleri Ali'nin sağlığındaki olumsuzluğun kimyasal saldırıdan kaynaklandığını düşündüğünü kaydetti.

Kimyasal silah saldırılarının failinin bilindiğini ancak hala yargılanmadıklarına dikkati çeken Ebu Muhammed, "Mağdurlar için adalet istiyoruz. Aileler, olduğu gibi boğularak öldü. Korkunç bir gündü, unutulmazdı. O anı yaşamayanlar ne olduğunu hayal edemez." ifadelerini kullandı.

Ebu Muhammed, uluslararası topluma çağrı yaparak katillerden hesap sorulmasını talep etti.

"Oğlum için adalet"

Bab ilçesine yerleşen Doğu Gutalı Muhammed Hariri de 2013 ve 2018 yıllarındaki kimyasal silah saldırılarına tanıklık ettiğini söyledi.

İki saldırıda da benzer acı tabloya şahitlik yaptıklarını anlatan Hariri, saldırıların etkisini üzerlerinden atamadıklarını belirtti.

Duma'da 2018'deki saldırıya eşiyle yer altı sığınağında yakalandığını ifade eden Hariri, o gün herkesin maruz kaldığı gazdan etkilendiğini söyledi.

Bab ilçesine yerleşmesinden iki ay sonra eşinin hamile kaldığını belirten Hariri, "Oğlum, elinde ve yüzünde şekil bozukluğuyla dünyaya geldi, 7 ay sonra vefat etti." dedi.

Oğlunun vefatının ardından yeniden baba olmaktan korktuğunu dile getiren Hariri, "Ölen oğlumdan dolayı 2021'e kadar bekledik. Yine gelecek çocuğun engelli doğmasından hep korktuk. Haziran 2021'de sağlıklı bir kızımız oldu." diye konuştu.

Katillerden hesap sorulmasını isteyen Hariri, sözlerini şöyle tamamladı:

"Oğlum için adalet istiyorum. Acıyı ancak sahibi yaşar, başkası hissedemez. Ne konuşsam yaşadığım acıyı kelimelerle tarif edemem. Zalim katilden hesap sorulmasını istiyorum. Onlardan hesap soran kimse olmadı. Beşşar Esed'den sadece Allah hesap sorabilir."

Şam yönetimi ve kimyasal silahlar

Suriye'de insan hakları ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) verilerine göre Şam yönetimi, iç savaşta 217 kez kimyasal silaha başvurdu.

21 Ağustos 2013'te Doğu Guta'da 1400'ün üzerinde sivilin öldüğü saldırı, uluslararası camianın gündemine oturdu.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, daha önce Suriye'deki kırmızı çizgisini kimyasal silah kullanımı olarak açıklamış olsa da ABD ve Rusya, alternatif çözüm üzerinde uzlaştı.

Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne (KSYÖ) devredilen süreçte Şam yönetiminden tüm kimyasal stokunu imha etmesi istendi.

KSYÖ, 19 Ağustos 2014'te bu sürecin tamamlandığını duyurdu ancak Şam yönetimi, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde bir kez daha kimyasal silah kullanarak 100'den fazla sivili öldürdü.

7 Nisan'da ABD, Şam yönetiminin kimyasal bombalarını taşıyan uçakların havalandığı Şayrat Hava Üssü'nü füzelerle vurarak sınırlı müdahalede bulundu.

Han Şeyhun kurbanlardan alınan kan ve idrar numunelerini inceleyen KSYÖ, 19 Nisan 2017'de saldırıda sarin gazının kullanıldığını tespit ettiklerini açıkladı.

Birleşmiş Milletler ile KSYÖ ortak soruşturma misyonu (JIM), 26 Ekim 2017'de rejimi Han Şeyhun katliamından sorumlu tuttu.

Şam yönetimi, Han Şeyhun'dan sonra 14 kez daha kimyasal silah saldırısı düzenledi.