Üreticinin ekonomisine geçmeden önce kısaca günümüz ekonomik sistemi olan kapitalizme değinmek istiyorum.
Günümüzün en belirgin ekonomik sistemi kapitalizm.Kaptalizmin ne olduğuna baktığımızda karşımıza net bir cümle çıkar : sadece paranın hüküm sürdüğü düzen…Yani gücün adresi toprak değil, para ve servet oldu.
Bu düzen insanlar için ihtiyaçlar yaratmakta,para vererek sahip olunan şeyin bir daha kullanılmamasına hatta yeniden satın alınmasına yol açmakla birlikte tüm bunların normalmiş gibi görünmesini amaçlar.
Kapitalizm de iki sınıf vardır :
ankara escort
eve gelen escort
gaziosmanpaşa escort
keçiören escort
kızılay escort
kolej escort
maltepe escort
mamak escort
ofise gelen escort
otele gelen escort
rus escort
sihhiye escort
sincan escort
tandoğan escort
tunalı escort
türbanlı escort
ulus escort
yenimahalle escort
1-) Yönetenler
2-) Yönetilenler.
Üretim araçları ve bu araçların işletilmesi Yönetici sınıfının elindedir.
Yönetici sınıfı, (patronlar, müdürler ve işyeri sahipleri) kendi çıkarlarını maksimum seviyede tutmak için en az maliyetle en fazla kârı elde etmek ister. Bu görüşe göre üretici, tüketici, tasarruf sahibi ve devletin çıkarları, birbirini dengeler.Yani herkes kendi çıkarını düşünür ve ona göre davranırsa ekonomik refah da en üst noktaya ulaşır. Ancak durum çok daha farklı gelişiyor.Günümüzde maalesef ekonomik denge sağlanamamakta,bütün kapitalist ülkelerde zengin bir azınlık ve koskocaman fakir bir halk vardır.Kapitalizmde,zenginler ve fakirler hep baki kalacak ve aralarındaki çatışma hiç bitmeyecektir.Asıl amacı verimlilik olan kapitalizm hep daha fazlasını istediği için sürekli gelişme ortamı yaratacak lakin adaleti hiçe saydığı için de her zaman tepki çekecek.
Kaynak : 22 Şubat 2020 Nesrin Zaman Kapitalizm nedir?
DEVLET NEREDE DERSENİZ
Kapitalizm,ekonomiye yapılacak bir müdahaleyi dengeyi bozmak olarak gördüğü için devletin atacağı her adıma karşı çıkacaktır. Devletin görevi; piyasa işleyişinin düzgün gitmesini sağlamak ve olası sorunları önlemektir.
Çünkü müdahale olmadığında,sistem zaten dengededir.Yani üretim araçlarını elinde bulunduran az sayıdaki yönetici sınıf, devletin müdahalesi söz konusu olmadan, ister çatalla isterse de hile hurdayla pastayı yiyebilir. Çıkarlar değer yargılarını da ezip geçmiştir.
PATRON KİM İŞÇİ KİM
Bir patrona bağlı olarak ücretli çalışan herkes işçidir. Bir kolejde çalışan öğretmen, bir fabrikada çalışan mühendis, bir özel hastanede çalışan doktor, büyük bir hukuk bürosunda çalışan avukat, hepsi işçidir. Kendine ait üretim aracı olup da, yanında ücretli işçi çalıştırmayıp kendisi çalışanlara ise küçük burjuva veya emekçi denir. Bünyesinde 100 işçi çalıştıran bir marketin sahibi patrondur (kapitalisttir). Ancak, yanında ücretli işçi çalıştırmayan fakat bakkalın sahibi olan kişi patron (kapitalist) değil; küçük burjuvadır veya emekçidir. Tarlanın sahibi olup bünyesinde 50 tarım işçisi çalıştıran kişi patrondur (kapitalisttir). Buna karşılık, küçük bir toprak sahibi olup, yanında ücretli işçi çalıştırmayan ve toprağını kendisi işleyen kişi patron(kapitalist) değil; emekçidir.
GELELİM ÜRETİCİ EKONOMİSİNE
Zaten hakettiğini hiçbir zaman alamayan üreticinin alın terinin de hızlıca elinden kayıp gitmesi her zaman içimi acıtmıştır.
Dedelerimizin zamanında kullanılan traktörler ve tarımsal ekipmanların hiçbiri günümüz koşullarında kullanılmıyor.Yanlış anlamayın işlerini görmediği için değil,yenisini almaya teşvik edildiği için.Genellikle,çiftçi kazandığı para ile ya tarım ekipmanları ya da traktör satın alıyor.İhtiyaç olan tabii ki alınması lazım ama ben görüyorum ki ihtiyaç fazlası çok fazla harcama yapılıyor.Küçük ölçekli çiftçilik yapanlar bile büyük beygirli traktöre sahip,gereğinden fazla sulama ekipmanları var,ellerinde işlerini görecek tarım aletleri olmasına rağmen,onları satıp daha büyüğünü almak gibi handikapları var.
Kapitalizmi hatırlayalım : ‘’Bu düzen insanlar için ihtiyaçlar yaratmakta,para vererek sahip olunan şeyin bir daha kullanılmamasına hatta yeniden satın alınmasına yol açmakla birlikte tüm bunların normalmiş gibi görünmesini amaçlar.’’
Şimdi bu insanlar kazandıkları parayı bu şekilde değerlendiriyor olabilir.Paralarının değer kaybedeceğini düşünüp bu malzemeleri satın alıyor olabilirler.Herkesin kendi tercihi,lakin bu paralar daha efektif kullanılabilir.Çiftçiler için yatırım araçları kesinlikle çeşitlendirilmeli.Hatta üreticilere yatırım danışmanlığı hizmeti verilmeli,verilmeli ki tarladan kazanılan paranın en doğru yatırım aracı ile verimli bir şekilde değer kazanması sağlansın.
Bu yazıyı yazmamın en tetikleyici verisine bakalım :
Kaynak : TÜİK, 2. çeyrek milli gelir istatistikleri faaliyet kalemleri
Şimdi benim tarladaki çiftçi kardeşim üretmek için elinden geleni yapıyor ve üretiyor da.Tüm bu politikasızlığa rağmen olabilecek en yüksek katkıyı veriyor.Lakin yukarıda görülen gayri safi yurtiçi hasılayı oluşturan faaliyet kalemlerinde tarımın payı eksi ( – ) tarım küçülmeye devam ediyor.Yukarıda kapitalist sistemi bu yüzden anlattım,emekçi üretiyor,emekçi ürettiğinden elde ettiği kazancı yine mal alarak piyasaya veriyor.Bu vesileyle kapitalist sistem işlemeye devam ediyor.E o zaman biz bu emekçiyi nasıl koruyacağız.? Bu emekçinin ürettiğine sahip çıkacağız,sonrasında üreticinin parasını da koruyacağız.Sistemin kölesi yapmayacağız.
Şimdi daha vahim bir veri paylaşalım :Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 9.374 dolar,ancak tarım kesiminin kişi başına düşen milli geliri 2.800 dolar bandında.Yani üretici milli gelirden payına düşeni almıyor demek bile yetersiz,yanına bile yaklaşamıyor.Bende diyorum ki;milli gelirden payına düşeni alamayan üretici sisteme hizmet etmesin.Makine,traktör,gayrimenkul alarak birilerinin değirmenine su taşımasın,kendisi kazansın.Belli bir süre elindekilerle yetinsin,en azında tarıma kıymet verilene kadar.
NE YAPILMALI
Üreticinin tarımsal girdilere yatırım yapması sağlansın ( gübre,mazot,ilaç ),ürettiği tüm ürün kalemleri için lisanslı depolar kurulsun ve çiftçi ürününü hemen satmak zorunda bırakılmasın.Özellikle katılım bankacılığının çiftçinin tasarruflarını değerlendirmek için uygun yapıya sahip olduğunu düşünüyorum.
Tarım her geçen gün kan kaybediyor,veriler ortada.Bu ülkede tarımın kıymet görmesi üreticinin bilinçlenmesine bağlı.Tarla aşamasında da bilinçli olsun,parasını yatırım aracına dönüştürürken de bilinçli olsun.Aksi takdirde kapitalizmin kölesi olmaktan yakamızı kurtaramayacağız.
KONYA HABER
9 gün önceKONYA HABER
26 gün önceKONYA HABER
26 gün önceKONYA HABER
26 gün önceKONYA HABER
26 gün önceKONYA HABER
26 gün önceKONYA HABER
26 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.