BBC, Tunus sahil güvenlik ekibiyle Akdeniz’de: 24 saatte 9 göçmen teknesi


Boyunlarında lastik simitleriyle onlarca göçmenin doldurduğu tekne, Tunus sahil güvenlik ekibinin 24 saatlik devriyesine eşlik ederken karşılaşacağımız dokuz tekneden ilkiydi.

Burası Avrupa'ya gitmek amacıyla yola çıkanların en yoğun kullandığı güzergah. Kurtarılan 180'den fazla insanın hepsi lastik simitler takmıştı ama can yelekleri yoktu.

Tunus'un kıyı kenti Safakes'te sahil güvenlik devriye botuna bindikten yarım saat sonra radardan ilk sinyal alındı.

İki sürat teknesinin eşlik ettiği bu kıvrak deniz aracı, göçmen teknesini bulmak üzere yola koyuldu.

Teknenin yeri tespit edildikten sonra kaptan motoru durdurup daha büyük bir devriye gemisine doğru çekildi. Burada altı sahil güvenlik görevlisi yardıma hazır bekliyordu.

İtalya'nın Lampedusa adasına 200 km. kadar bir mesafede bulunan Safakes uzun zamandır Avrupa'ya yasadışı yollardan gitmek isteyen Sahraaltı Afrikalılar ve onlardan kazanç elde etmek isteyen kaçakçı ağı için geçiş noktası olarak kullanılıyor.

Eskiden birçok göçmen karayoluyla Libya'ya gider, oradan tekneyle Yunanistan'a geçerdi.

Ancak geçen yıl Libyalı yetkililerin binlerce göçmeni sınır dışı etmesi ve sahil boyunca devriyeleri yoğunlaştırması üzerine, Avrupa'ya gitmek isteyen göçmenlerin tercih ettiği rota Tunus'a kaydı.

Temmuz ayında Avrupa Komisyonu, Tunus'un sınır kontrollerini, arama-kurtarma operasyonlarını ve insan kaçakçılığıyla mücadele girişimlerini yoğunlaştırması için .

Bu para, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) sunduğu daha büyük bir yardım paketinin parçası. Tunus, paranın tam olarak nasıl harcanacağına ilişkin şartları henüz kabul etmedi.

Birleşmiş Milletler (BM), bu yılın ilk altı ayında 54 bin 49 kişinin İtalyan ya da Tunus sahil güvenliği tarafından yakalandığını bildirdi. Bu rakam geçen yıl boyunca geçiş yapmaya kalkışanların sayısının iki katına yakın.

BM'ye göre bu yıl 2 binden fazla kişi bu tehlikeli deniz yolculuğunda hayatını kaybetti.

46 yolcu çekilen göçmen teknesinden inerken sahil güvenlik görevlilerine öfkeyle karşılık verdi.

Bir adam "Bırakın beni İtalya'ya gideyim" diye bağırırken, bir diğeri "Tekrar deneyeceğim" diyordu.

Hepsi de Fildişi Sahili ve Gine'den gelen bu kişiler, bunun üçüncü ve hatta dördüncü denemeleri olduğunu söylediler.

Operasyon sırasında olup biten her şeye tanıklık etmemize izin verilmesine rağmen, gemideki mürettebata hiçbir sorumuza cevap vermemeleri söylenmişti.

Güvenlik sözcüsü Hüsameddin Cebabli limana döndüğümüzde bizimle konuştu.

"Kendilerini denize atmakla tehdit edenler var. Hatta üzerlerine benzin döküp yakmak isteyenler bile var" dedi.

Tüm yolcuları Tunus topraklarına geri götürdükten sonra radar kısa süre içinde başka bir tekne tespit etti.

Araştırmak üzere iki sürat teknesi gönderildi.

Günün ikinci teknesi derme çatma ve demirden yapılmaydı; yanımıza yanaştığında, teknedeki 20 kişi yiyecek ve su için yalvarmaya başladı. 12 saatten fazla bir süredir denizde sürüklendiklerini söylediler.

Sudan, Yemen, Libya ve Suriye'den gelen yolcular savaş bölgelerinden kaçtıklarını anlatıyordu. İlk teknenin aksine, bu grup derin bir travma geçirmiş ve bitkin görünüyor.

Kıyıya döndüklerinde Tunuslu yetkililer kaptanı tutukladı. İnsan kaçakçılığıyla suçlanan kaptan, suçlu bulunması halinde uzun bir hapis cezası alabilir.

Diğer yolcular ise kimlikleri yetkililer tarafından kontrol edildikten sonra serbest bırakıldı ve muhtemelen tekrar deneyecekler.

Şebekenin teknede bir yer vermek için uyguladığı fiyatlar göçmenin uyruğuna, teknenin kalitesine ve yılın zamanına göre büyük ölçüde değişiyor.

Bu yaz aylarında Safakes'teki fiyatlar 1.200 ila 6.500 Tunus dinarı (300 - 2.100 dolar) arasındaydı.

En düşük fiyatı ödeyebilenlere en güvensiz gemilerde yer gösteriliyor.

Sahil güvenlik ekiplerinin her müdahalesi ve başarısız her girişimle göçmenler borç sarmalına giriyor. Bir kez daha deneme, bir kez daha borçlanma yoluna gidiyorlar. Ancak yine başarısız oluyor ve yoksullukta daha da derinlere batıyorlar.

Geri dönüşte suda yüzen bir dizi giysi ve ayakkabıya rastlıyoruz. Mürettebat dahil herkesi bir sessizlik alıyor.

BBC'ye konuşan kent sağlık müdürü Hatem El Şerif, bu yılın başından beri aralarında küçük çocukların da bulunduğu 700'den fazla kimliği belirsiz kişinin Safakes'in dış mahallelerindeki kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü söyledi.

Bazıları, Tunuslu kaçakçıları suçluyor. Sahilin bu kısmında eski ve denize açılmaya uygun olmayan metal tekneler kullandıklarını söylüyorlar.

Tunuslu yetkililerin baskınlarda ele geçirdiği ve yığın halinde istiflenmiş bu teknelerden onlarcasını gördük.

Yerel balıkçılar da batmaya daha yatkın oldukları ve sık sık ağlarını parçaladıkları için bu teknelere karşı özellikle dikkatli olduklarını söylediler. Bir cesetle karşılaştıklarındaysa ve bu bir çocuksa, ne kadar üzüldüklerini anlattılar.

"Çok ceset gördüm. Göçmenlerin bu yolculuğa çıkmasını istemem. Kıyılarımız mezarlığa dönüştü" diyor balıkçı Cilani Kamel.

Sonraki bir saat boyunca mürettebatın yorulmak bilmez bir şekilde çalışmasını ve art arda beş göçmen teknesini daha durdurmasına tanık olduk.

Sonra tam vardiyaları bitmek üzereyken son bir çağrı geldi. Bu kez Tunuslularla dolu bir tekne söz konusuydu.

Tunuslular, ülkelerinden Avrupa'ya geçmeye çalışanların yüzde 15'inden daha azını oluşturuyor.

Teknelerine yanaştığımızda, Tunuslu bir adam ayağa kalktı ve küçük kızını denize atmakla tehdit etti. Daha sonra bu nedenle tutuklanacaktı.

Bir diğeri bunun dördüncü denemesi olduğunu söyledi. "Zaten çoktan ölmüşüm" diye haykırdı.

Son kez karaya çıkıp limandan uzaklaşırken, onlarca göçmen sahil güvenlik tarafından serbest bırakılmış ve yol kenarında yürüyordu.

Fildişi Sahili'nden gelen göçmen Ebubekir, "Muhtemelen geceyi burada, bu zeytinliklerde geçireceğiz" dedi.

"Sonra tekrar deneyeceğiz" diyordu bir başka genç adam.

Sudanlı göçmen Adel Abdullah'a karşıya geçmeye çalışırken ölmekten korkup korkmadıklarını soruyorum.

"Ben savaştan kaçtım. Denizde, şimdi gördüğümden daha kötüsünü göreceğimi sanmıyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok" diyor.