31 Ocak 2023 Salı
EGZOTİK YAĞLAR
MAKİNE SEKTÖRÜNDE MASA BAŞI HAYALLER
ÇUMRA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ ALTUNYALDIZ OKUL ZİYARETLERİNE DEVAM EDİYOR
Plusnet internet nedir? Yorumları...
Pankobirlik Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu'dan Teşekkür
ÜÇAYLAR YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLSUN MANEVİ HAYATIMIZDA
Ağırlıklı olarak yazılarımda ülkemizin üretim fazlası olan ürünlerine dikkat çekmeye çalışıyorum.Üretim fazlamız olan fındık,üzüm,antep fıstığı,incir,kayısı vb. bir çok ürünümüz başkaları tarafından da yazılıp çiziliyor ama dahası var.
Ülkemiz ılıman kuşağın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden biri.
Dünyada bitki çeşitliliğinin en fazla olduğu yerler ekvator çevresidir. Buradaki ülkelerden sonra Türkiye, en çok bitki türü barındıran ülkedir.Avrupa Kıtası, Türkiye’nin yaklaşık 15 katı büyüklüğüne sahip olmasına rağmen, tüm Avrupa Kıtasında yaklaşık 12.000 bitki türü yer alırken Türkiye’de 12.000’den fazla bitki türü bulunmaktadır.Bana göre çok önemli bir ayrıntı ise;bitki türlerimizin 3700 kadarı (%30’u) endemik bitki çeşitlerinden oluşuyor.Avrupa’da Yunanistan 800 ile en fazla endemik türe sahip ülkedir.Ülkemiz tüm Avrupa’da bulunan bitki türlerinin % 75’ine sahiptir. Tüm bu yönleriyle Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından bir kıta özelliği göstermekte olup dünyada eşsiz bir noktadadır.
Türkiye’de bitki çeşitliliğinin fazla olmasının başlıca nedenleri farklı yeryüzü şekilleri, aynı anda farklı iklimlerin yaşanabilmesi, toprak çeşitliliği, konumu, floristik yapısı ve insan etkileridir.Türkiye yeryüzünün en önemli gen merkezlerinden biridir. 30’u aşkın bitki türünün anavatanı Türkiye’dir. Yapılan bilimsel araştırmalarla ülkemizde ortalama her 6 günde bir yeni bitki türü bulunmaktadır.
Son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanan bitki çeşitliliği kavramı, tarım, endüstri, tıp ve biyoteknoloji konularında en değerli kaynakları oluşturmakta ve gelecekte insanlığın sigortası durumundadır. Dünya nüfusunun % 90’ı 15 farklı bitki türü ile beslenmekte olup,başta gıda olmak üzere birçok alanda temel ihtiyaçların karşılanması noktasında eşsiz bir yere sahiptir.
Tıpta kullanılan ilaçların yarısının kökenini yabani bitkiler oluşturmakta ve dünya nüfusunun yaklaşık % 80’i ilaçların ilk kaynağı olarak bitkileri kullanmaktadır.Yukarıda bahsettiğimiz üzere,ülkemiz biyoçeşitlilik bakımından en zengin ülkelerden bir tanesi,ancak bu bitkiler ilaç yapımında yeterli seviye değerlendirilemiyor.Avrupa’daki eczanelere baktığımızda % 70 ile %80 bitki kökenli ilaçlar satılıyor. Bu zenginliğe sahip olmamıza rağmen, ülkemizde bitkilerin ilaç yapımında kullanım oranı % 1 ile % 2 civarında.(Yrd. Dr. Murat Kürşat)
Bir örnek vermek suretiyle, bitkisel ürünlerin ilerleyen dönemde hayatımızın tam ortasında olacağını anlatmaya çalışacağım :
Ürünlerin adı inülin ve oligofruktoz.İnülin ve oligofruktoz; buğday, soğan, muz, sarımsak ve hindiba dahil olmak üzere bir dizi sebze ve bitkide bulunuyor.İnülin ve Oligofruktozun yaygın olarak elde edildiği hindiba dikkat çekmek istiyorum. Hindiba;Orta Avrupa, Güney Avrupa ülkelerinde birçok bölgede yetiştirilir. Ayrıca
Balkanlarda ve ülkemizde Anadolu kesiminde de hemen hemen her yerde yetiştirilebilir.Yani doğada serbest halde bulunuyor.ilkbahar aylarında kırlarda çiçeklendiği görülebilir. Sarı çiçek açan türünün çiçeği kuruduktan sonra beyaz toz kümesi şeklinde bir hal alır.Bizim çoğumuzun tanımadığı bu bitkiden elde ettikleri iki ürün, gıdanın her aşamasında etkin bir şekilde kullanılıyor.
İnülin üretim süreci, şeker pancarından ekstrakte edilen şekere oldukça benzerdir. Kökler tipik olarak hasat edilir, dilimlenir ve yıkanır. İnülin daha sonra bir sıcak su difüzyon işlemi kullanılarak kökten ekstrakte edilir,saflaştırılır ve kurutulur.
Hem inülin hem de oligofruktoz, gıda ürünlerine lif eklemek için dünya çapında kullanılmaktadır. Diğer liflerden farklı olarak, “istenmeyen tatlara” sahip değildirler ve viskoziteye katkıda bulunmadan lif eklemek için kullanılabilirler.Gıdalara lif eklemenin görünmez bir yoludur.Oligofruktoz; tahıllarda, yoğurt için meyve preparatlarında, dondurulmuş tatlılarda, kurabiyelerde ve besleyici süt ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.İnülin ve oligofruktoz, birçok ülkede yağ veya şekerin yerini almak ve dondurma, süt ürünleri, şekerlemeler ve unlu mamuller gibi yiyeceklerin kalorilerini azaltmak için kullanılmıştır.Tipik karbonhidratlardan daha düşük kalori değerlerine sahiptir.
Bu ürünlerin faydaları ve kullanım alanlarının çeşitliliği bu anlattıklarım ile sınırlı değil.Benim yerim sınırlı olduğu için burada kesiyorum.Gıdanın her aşamasında var ve ilerleyen dönemlerde daha farklı alanlarda da hayatımızda olacağı kesin.
ENDEMİK BİTKİ :
Bir diğer önemli ayrıntıyı biraz detaylandırmak istiyorum.Sahip olduğumuz bitki türlerimizin 3700 kadarı endemik bitki demiştik.
Latince de endomos kelimesinden gelen yeryüzünün sadece belirli bölgelerinde yaşamını devam ettiren yaşam alanlarını sürdüren ve o ülkeye veya alana ait ender türler ve cinslerdir.
Türkiye’nin endemik çeşitliliğinin bu kadar fazla olmasında coğrafi özelliklerin ve iklimin payı büyük. Üç kıta arasında bulunan Türkiye, bu kıtalarda etkili olan üç farklı flora alanının kesişim noktasında yer alıyor. Akdeniz Flora Alanı, Akdeniz ve Ege bölgelerinde; Avrupa-Sibirya Flora Alanı, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde; İran-Turan Flora Alanı ise İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşanıyor.
Endemik türler, Türkiye’nin hemen hemen her bölgesine dağılıyor. Ancak, en fazla oranda görüldüğü bölgeler Akdeniz, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Karadeniz bölgeleri.Endemik bitkilerin en çok yaşadığı şehir ise Antalya. Onu Mersin, Konya, Sivas, Kayseri ve Muğla izliyor. Bu türlerin az olduğu şehir ise Bartın.
Yaklaşık 3700 endemik bitki arasında daha çok tanınan nadir türler de var. Örneğin Konya, Afyon, Isparta ve Kütahya illerinde görülen Kasnak Meşesi; Muğla ve Fethiye civarlarında görülen Sığla Ağacı; Yozgat, Kastamonu ile Doğu Anadolu illerinde görülebilen İspir Meşesi; Datça yarımadasında yetişen Datça Hurması; yalnızca Kazdağı’nda yetişen Kazdağı Göknarı; en çok Hakkâri ve Van bölgelerinde görülen Ters Lale bunlardan sadece birkaçı.Antalya Çiğdemi de sadece Türkiye’de görülebilen bitkiler arasında bulunuyor. Karadeniz Bölgesi’nde yetişen Kral Eğreltisi veya daha çok Manisa’da görülen Zambakgiller de Türkiye’nin önemli endemik bitkileri arasında bulunuyor.
Son Söz
Tarım dediğimiz zaman, buğday,arpa,mısır,fındık,üzüm,fıstık gibi tüm kesimler tarafından bilinen ürünlerin haberlere konu olduğunu görüyoruz.Tabii ki bu ürünlerde konuşulmalı,geliştirilmeli,üretimleri planlı ve sürdürülebilir hale getirilmeli,lakin tarım sadece bu ürünler ile sınırlandırılmamalı.Ülkemiz bitki çeşitliliğinin özellikle endemik türlerin korunması ve bu türlerin nesillerinin devamlılığının sağlanması için hepimizin yapabileceği şeyler var.Bunun için bakmak yeterli değil,onları tanımamız gerekiyor.Böylece sahip olduğumuz hazineyi koruyabiliriz.