24 Ocak 2023 Salı
EGZOTİK YAĞLAR
MAKİNE SEKTÖRÜNDE MASA BAŞI HAYALLER
ÇUMRA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ ALTUNYALDIZ OKUL ZİYARETLERİNE DEVAM EDİYOR
Plusnet internet nedir? Yorumları...
Pankobirlik Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu'dan Teşekkür
ÜÇAYLAR YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLSUN MANEVİ HAYATIMIZDA
Bugün kü yazımızda toplumun inşasında önemli bir fonksiyon icra eden, toplumun çekirdeğini oluşturan, bir milletin geleceğinin inşa edildiği, toplumlarda kültürel kimliğin, insani değerlerin ve tarihi sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısı olan aile kurumunu oluşturan bireylerin hak ve sorumluluklarından bahsedeceğiz.
Aile, kutsal bir çatıdır. Allah’ın tesis ettiği ve devamını istediği bir yuva… Dağılmasından arşın titrediği bir birliktelik.
İslam toplumunda kadın-erkek ilişkilerinde temel değerleri İslâm’ın iki ana kaynağı Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in Sünneti belirlemiş, toplumlar bu değerlere bağlı olarak kültürlerini oluşturmuşlar. İslam evlilik hayatına başlayan kadın ve erkeğin her birine hem hak hem sorumluluk yüklemiştir. Hak ve sorumlulukların doğru tespiti önemlidir. Çünkü evli çiftlerden birinin sadece haklarından söz edip sorumluluklarını yok saymak ya da hiç gündeme getirmeme mutlu bir ailenin idamesinde birçok problemler ortaya çıkmaktadır.
Yüce Allah kainatta her şeyi erkekli ve dişili olarak çift yaratmıştır. Konuyla ilgili ayeti-i kerimede:
“Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli-dişili) iki eş yarattık.” buyrulmaktadır. (Zariyat, 51/49)
İnsan da aynı kanun gereği çift olarak erkekli ve dişili yaratılmıştır. İlk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.)ı, topraktan yaratan Cenab-ı Hakk ondan da eşi Havva validemizi yaratmıştır. Bu konuda da Kur’an-ı Kerimde: “Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir” buyurulmaktadır. (A’raf, 7/189)
İnsan neslinin devamını ve meşru bir şekilde çoğalmasını sağlamak için nikah yoluyla evlenme emredilmiş; fıtrata ve ahlaka aykırı; nesle, nefse ve sosyal hayata zararlı olan zina ve fuhuş haram kılınmıştır. Ana babaya, velilere evlenme çağına giren bekarların evlendirilmelerini emreden Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır:
“Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır her şeyi bilendir.” (Nur, 24/32)
Aileyi oluşturan eşlerin birbirlerine karşı görevleri vardır.
Bir kısım hak ve sorumluluklar vardır ki hem kadın hem erkek için ortaktır. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz.
1- Eşlerden her biri diğerine karşı davranışlarında empati ile hareket etmelidir.
Aile hayatının huzurlu şekilde devam etmesi için eşlerden her biri kendisini diğerinin yerine koymalı, kendisine yapıldığında hoşuna gitmeyecek davranışı eşine yapmamalıdır.
2- Sevgi, saygı ve merhamet
Muhabbet ailenin mayası ve gıdasıdır. Sevgi aile bireylerini birbirine bağlayan en güçlü bağdır. Muhabbetin azaldığı ve hoyratça yıpratıldığı hallerde, aile sarsılmaya başlar. Aile kurumu baştan sona, yani ilk adımdan son nefese kadar karşılıklı sevgi, saygı, sadakat, fedakârlık, feragat ve yeri gelince karşısındakini kendine tercih olan isar (kendisi muhtaç olduğu halde nefsinden feragat edip bir başkasını tercih etme) denilen yüce ahlakı zorunlu kılan temel bir müessesedir. Bu vasıflarla donanmış bir aileyi Allahın izniyle hiçbir problem sarsamaz. Halbuki modern telakkilerle yetişen insan; egoist, pragmatist ve haz düşkünü olma yönünde hızla ilerlemekte ve andığımız erdemlerden uzak bir terbiye ile yetişmektedir. Bu yetişme tarzının tabii bir neticesi olarak, eşler arasında insani bir davranış olan karşılıklı güven, saygı ve sevgi duyguları zamanla zayıflarken bu sonuç ailelerin dağılmalarına sebep olmaktadır.
3- Eşler Birbirini İbadete ve Hayra Teşvik Etmeli
İbadet ve hayır işlerini eşlerin birlikte yapmaları aile içerisinde mutluluğu artırır. Bunun için eşlerden her birinin, ibadet ve taatini önce kendisinin yapması, sonra da buna eşini teşvik etmesi güzel olur.
Peygamberimiz (s.a.v) kendisi böyle yapmış, ümmetini de buna teşvik etmiştir.
Hz. Aişe (r. anha) anlatıyor: “Resulullah (a.s) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı.
4- Eve ve çocuklara karşı her ikisinin de sorumlulukları vardır
Nitekim Peygamberimiz kişilerin sorumluluklarını hatırlatan hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes’ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes’uldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes’uldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes’uldür.”
Hadisi şerifte yalnız erkek değil kadınında sorumluluklarından bahseder. Çocukların sağlık ve eğitiminden her ikisi de sorumludurlar.
Ebeveynler, kendi anne babalarına hürmette kusur etmeyerek çocuklarına iyi bir evlat olmayı, karı-koca olarak birbirlerine karşı ma’ruf ölçülerde davranışlar sergileyerek huzurlu bir evliliği, çocuklarıyla İslami değerlerin de öğretildiği iyi bir iletişim kurarak onlara iyi bir anne baba olmanın ilkelerini öğretmiş olurlar.
5- Eşler her biri diğerinin akrabalarına karşı saygı ve hürmette kusur etmemelidir
Kendi ailesine karşı sevgi ve saygı bekleyen eş, önce kendisi bu saygı ve sevgiyi eşinin ailesine karşı göstermesi; saygı ve hürmette kusur etmemesi gerekir. Çünkü sevgi de nefret de karşılıklı oluşan bir duygudur.
6- İffetli olmak
İslam, Müslümanları zinadan korumaya çalışır. Müslüman erkekler ve kadınlar, namuslarını korumak, avret yerlerini örtmek ve başkasının avretine bakmaktan sakınmakla sorumlu tutulmuştur.
7- İyi Geçim İçin Gayret Etmek
Sabır, tahammül ve iyi niyet esas alınarak karşılıklı kusur ve aksaklıkların üstesinden gelmeye çalışılmalıdır.
Kuranı Kerimde Yüce Allah;
“Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. “( Nisa, 4/ 19) buyurarak erkeklerin eşlerine yumuşak, hoşgörülü ve sabırlı davranmasını, insanın hoşlanmadığı bir şeyinde hakkında hayırlı olabileceğini belirtmiştir.
8-Eşler Birbirine Emanet Olarak Verildikleri Şuuru ile Sabırlı Davranmaları gerekir
Hz. Peygamber’in Veda Hutbesinde “Ey insanlar! … siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız” buyruğu hatırdan çıkarılmamalı ve emanet sahibine karşı sorumluluk bilinci ile hareket edilmelidir. Eşler birbiriyle iyi geçinmek ve bu hususta fedakar olmalıdırlar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde “Bir mü’min erkek, bir mü’min kadına buğz etmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.” buyurarak arzu edilmeyen bir huy sebebiyle hemen kadını boşama yolunun tercih edilmemesi, bilakis onun güzel ve olumlu yönlerinin dikkate alınmasını öğütlemiştir.
9- Sadakat, güven, vefa ve dürüstlük
Evlilik kurumunun devamında eşler arası güven ve sadakat önemlidir. İletişimsizlik veya sahte davranışlar eşler arasındaki güvensizliğin belirtileridir. Karşılıklı güveni sarsacağı için yalandan sakınmak gerekir. Yalanın beyazı olmaz, yalan kirlidir.
10- Çok küçük sıradan işlerde bile istişareye önem verilmelidir
Bilindiği gibi istişare, bütün kurumsal yapıların işleyişinin ana dinamiğidir. Hz. Peygamber şura ilkesini hayatı boyunca birçok konuda hassasiyetle uygulamıştır. Ailesinde de aynı duyarlı tutumu göstermiştir. Peygamberler dünyanın en akıllı ve zeki insanları arasından seçilir ki peygamberlere ait sıfatlardan “fetanet” bunu ifade eder. Buna rağmen Hz. Peygamber yapılacak pek çok işte eşleriyle istişare ederdi.
Kocanın da karısına görevleri vardır ve şöyledir.
1- Koca eşine mehrini cömertçe vermelidir.
Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya ödeyeceğini taahhüt ettiği para veya mal (MEHİR) kadının hakkıdır.
“Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin. (Nisa, 4/4)
2- Nafaka: erkeğin tüm aile fertlerine karşı önemli görevi helalinden nafakalarını sağlamaktır. Nafaka kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek ve konut giderlerini karşılamak demektir. Nikah işlemi tamamlanınca, kadının nafakası normal ölçüler içinde kocaya aittir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Annelerin beslenmesi ve giyimi, uygun bir şekilde çocuk babasına aittir.”(Bakara, 2/ 233)
Koca, karısının nafakasını temin etmek, giyecek, yiyecek ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Kuşkusuz bunların tespitinde, adamın maddi durumu ve toplumun geleneği esas alınır.
Burada şunu da belirtelim. Boşanma gibi durumlarda kadının hakkı olan nafakayı süresiz alması gibi bir durum ortaya çıkmaktaki bununda kanunda düzenlenmesi gerekir. Sadece nikah kıyılmış yıllarca nafaka ödeyen bir insan nafakanın artırılması mahkemesine nişanlısı ile gelen bir kadın parasızlıktan evlenemediğini nafakanın arttırılmasını talep ettiğini basından okumuştum. Allah muhafaza böyle durumlar istenmeyen neticeler doğurur ki bu hiç istemeyeceğimiz bir sondur.
Kadınında kocasına karşı görevleri vardır.
1- İtaat: İtaat, kadının kocasına karşı yerine getirmek zorunda olduğu ilk yükümlülüklerden birisidir.
“Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Allah azizdir, hakimdir.” (Bakara 2/228)
Kadın, kocasına itaat etmek, meşru isteklerine karşılık vermek zorundadır. Ayrıca rızası olmadan, evin dışına çıkmak, malını saçıp savurmak, ev işlerini ihmal etmek gibi evlilik hayatını karşılıklı nefrete ve sonuçta da ayrılığa doğru götüren olumsuzluklardan kaçınmalıdır.
Günümüzde bazı anlayışlar, aileyi sınırsız özgürlüğünün önüne konulmuş bir engel olarak görmektedir.
Sabitelere sırt çevirerek yeni yeni roller ve modeller üretme çabası günümüz kadınını şöyle bir noktaya getirmiştir: Kocasına değil başkalarına güvenen, bir başka ifade ile koca merkezli değil, başkalarının oluşturduğu kişi, grup, düşünce merkezli bir kadın tipi ortaya çıkmış ve bu tip, kocasından başka herkese karşı itaatkar ancak kocasına karşı ise isyankar bir davranış tarzı geliştirmiştir ki bu durum ailelerin dağılmasındaki en önemli etkenlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır
2- Onuru korumak: Kadının en önemli görevlerinden biri kocasının onurunu korumaktır. Onun adını lekelememektir. Bir kadın kocasının hoşlanmadığı şeylerden kaçınmalıdır. Açık – saçık dolaşmak, kocasının sırlarını ifşa etmek, adamın bilinmesini istemediği şeyleri (yoksulluk vb.) sağda solda anlatmak gibi kötü huyları terk etmelidir.
3- Kocasının kazancını, malını muhafaza etmek ve israftan sakınmak
Ailede huzur, karşılıklı iyi ahlakla sağlanır. Kadın ve erkeğin, birbirlerine iyi davranmaları, çocuklar tarafından örnek alınır. O evde büyüyen çocuklar da İslam’ın övdüğü ahlaki değerlere sahip olurlar.
Hayatımızın en önemli zaman dilimi olan, gelecek nesillerin yetiştiği ortam olan aile dünya cennetini bizlere yaşatacak ortamların başında gelmektedir. Bu birlikteliği sevgi ve saygı çerçevesinde, anlayışla, hak ve hukuka riayet ederek devam ettirirsek, her günümüz bir öncesinden daha güzel olacaktır. Hüzünler, sıkıntılar, dertler, hayatın zorlukları sağlam bir aile birlikteliğimizde en aza inecek, sevinçlerimiz, neşelerimiz, mutluluklarımız ve huzurumuz aynı zamanda en ulvi noktalara çıkacaktır.
Aile içindeki küçük tartışmalar ciddiye alınmamalı ve kavga etmekten de kaçınılmalıdır. Şiddetli geçimsizlik ve kavgalar sonunda parçalanan ailelerin sayısı az değildir. Son yıllarda boşanma olayları artmıştır. Boşanma sonunda aileler perişan olmakta, aile ortamından uzakta yaşayan çocuklar da istenildiği gibi eğitimlerini yapamamaktadırlar. Sonuçta, kendisine yeterince güvenmeyen, problemler karşısında bocalayan ve başarı seviyesi düşük bir gençlik ortaya çıkmaktadır. Bu ise, memleketimizi her alanda olumsuz olarak etkilemektedir.
Ailede huzuru ve mutluluğu sağlamak için sevgi ve saygı şarttır. Aile bireyleri arasındaki sevgi, saygı ve bağlılık da tek taraflı değil karşılıklı olmalıdır.
Netice olarak diyebiliriz ki, İslam dini fıtratın bir gereği olan evlenmeyi, sağlıklı nesiller yetiştirmeye vesile olan aile müessesesinin kurulmasını gerekli ve önemli bulmuş ve karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayanan, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan mutlu bir aile yuvasının oluşturulmasını hedeflemiştir. Gençleri evlenmeye ve aile kurmaya davet eden Sevgili Peygamberimiz yaptığı mutlu evliliklerle bizlere her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel örnek olmuştur. Gayri meşru ilişkilerin alabildiğince yaygınlaştığı ve özendirildiği günümüzde kendimizi ve çocuklarımızı korumaya alabilmemizin en güzel yolu mutlu bir aile yuvası olduğunda şüphe yoktur.
Bugün ki yazımızı Furkan Suresi 74. Ayetin meali ile sonlandıralım.
“Onlar, “Ey rabbimiz!” derler, “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!”