Torku
MİLLİ MÜCADELENİN KAZANILMASINDA DİN ADAMLARININ ROLÜ

MİLLİ MÜCADELENİN KAZANILMASINDA DİN ADAMLARININ ROLÜ

ABONE OL
Ağustos 31, 2022 07:44
MİLLİ MÜCADELENİN KAZANILMASINDA DİN ADAMLARININ ROLÜ
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Netwifi

Mondros Mütarekesinden sonra Osmanlı Devleti her bakımdan çökmüştür. Ekonomik, siyasi ve askeri açıdan artık elinden hiçbir şey gelmeyen, başkenti ve memleketin her tarafı işgal edilmiş, Padişah dahil devleti yönetenlerin hiçbir şey yapamadıkları bir dönem yaşanmaktadır. Hatta ulema sınıfı, eşraf ve askerler dahil “teslim olalım, galip devletlerden birinin mandasını veya himayesini kabul edelim” diyenlerle, ”hayır mücadele edelim, inanırsak zafer bizimdir” diyerek  karşı olanlar olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Memleketin bu durumda olması halkta ümitsizliğe, yeise ve karamsarlığa sebebiyet veriyordur.

Fakat Türk Milletinin karakterini bilen, hürriyetinden ve bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini ve bu uğurda gerekirse can verip can alacağını iyi bilenler vardır. Türk Milleti içinden kendisine önderlik yapacak kahramanları beklemektedir. Aslında bunun işaretlerini de Milli Mücadele başlamadan önce bu Necip Millet işaretlerini vermiştir.

Anadolunun işgale uğramış, işgal edilme tehlikesi yaşayan veya işgallere karşı olmak üzere değişik kentlerde Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuş bir nevi Milli Mücadelenin alt yapısını oluşturmuşlardır.. Bu cemiyetleri kuranlar arasında din alimleri, esnaf, eşraf ve terhis edilmiş eski ve yeni askerler vardır. Kahraman Halkımızı örgütleyen Din Alimlerimize kısaca temas edecek olursak;

Ülkesini ve Milletini seven pek çok din adamı kendiliklerinden Anadolu harekatı yanında yer almışlardır. Din adamları Milli Mücadele kıvılcımını ateşlemekle kalmadılar. Kimileri ellerinde silah, beldelerini de korumuşlardır. Öte yandan hiçbir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yoktur ki, onun içinde veya başında bir din adamı bulunmasın.

En başta zamanın Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat BÖREKÇİ Hocamızdan başlayalım. Ankara ve çevresinde Ankara Müdafayı Hukuk Cemiyetini kuran, Mustafa Kemal’i Ankara’ya davet eden; İstanbul Hükümetinin yayınladığı Kuvayı Milliye ye yardım edilmemesi, yakalandıkları yerde öldürülmeleri ve işgalci yunan askerlerine yardım edilmesinin asıl cihad olduğuna dair fetvaya karşı 300 civarında müftü ile beraber karşı fetva yayınlaması, maddi-manevi Ankara Hükümetini ve Milli Kuvvetleri desteklemesi ve Cumhuriyetimizin ilk Diyanet İşleri Başkanı olması Mehmet Rıfat BÖREKÇİ Hocamızı Milli Mücadelede yer alan Din Alimlerimizin en başında zikretmemize yeterli sebeptir. Allah onlardan razı olsun.

Denizli de Müftü Ahmet Hulusi Efendi İzmir’in işgalinden dört saat gibi kısa bir süre sonra Denizli ve çevresinde ilçelerde mitingler düzenleyerek halkı düşmana karşı örgütlemiş, protesto telgrafları çekmişlerdir. Ayrıca ilk savunma örgütü olan Denizli Kuvayı Milliyesini kurmuştur. Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi, 16 Mayıs 1919 tarihinde düzenlediği mitingde halka İzmir’in kafir Yunanlılar tarafından işgal edildiğini, bu kafirlerin bulunduğu yerde Cuma namazı kılınamayacağını ve kılınmasının da caiz olmadığını bildirerek, düşmana karşı konmasını istemiştir. Denizli-Çal Müftüsü Ahmet İzzet (Çalgüner) Efendi de ilçesinde ve çevresinde halkın ulusal harekete katılmaları için çalışmalarda bulunan din adamlarının ilklerindendir. O, 17 Mayıs 1919 günü Çal halkını Çarşı Camii’nde toplayarak onlara düşman istilasına karşı seyirci kalınmamasını ve silahla karşı konulmasının gerekli olduğunu anlatmıştır.

Aynı şekilde Acıpayam Müftüleri Hasan (Tokcan) Efendi ile Mehmet Arif Akşit (1920’de Hasan Efendi milletvekili seçilince yerine müftü olmuştur) ve Tavas Müftüsü Cennetzade Tahir ve Tavas Bektaşi Tekkesi Postnişini Mazlum Baba (Babalım) Efendiler de ilçelerinin halkını Milli Mücadele lehinde bilinçlendirmişlerdir. Bu arada Ahmet İzzet Efendi gibi Müftü Hasan Efendi de çevresine topladığı gönüllülerden oluşturduğu Acıpayam Müfrezesi ile, Aydın cephesine gitmiştir. Burada o, düşmana karşı vatan topraklarını savunmuştur. Daha önce Muğla’daki ulusal örgütlenmede görev almış olan Hacı Süleyman Efendi, 12 Haziran 1919’da Çine’ye gelmiştir. Buranın ileri gelenleriyle görüşerek aynı gün Çine Heyet-i Milliyesi’nin kurulmasını sağlar.

Aydın merkezinde yine milli ordu fahri müftüsü olarak cephelerde hizmet yapan Aydın I. Dönem TBMM üyelerinden Esat İleri, ile Nazilli’de Müderris Hacı Süleyman Efendi’nin önemli hizmetleri olmuştur. I. Dönem için İzmir’den milletvekili de seçilen Hacı Süleyman Efendi, Demirci Mehmet Efe’nin Milli Mücadele lehinde hizmete katılmasında etkili olmuştur. Ayrıca Aydın Karacasu Müftüsü Mustafa Hulusi, Bozdoğan Müftüsü Hasan Tahir, Çine Müftüsü Ahmet Efendilerin de önemli hizmetleri olmuştur.

Öte yandan Yunan işgali öncesinde İzmir’de düzenlenen mitingde de İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, vatan sevgisinin imandan olduğunu, İzmir’in asırlardır ezan sesleri yükselen semalarında kulakları tırmalayan çan seslerine katlanmaktansa şerefle ölerek şehadet şerbetini içmenin daha iyi olacağını açıklayarak, konuşmasını şu sözlerle bitiriyordu:

“Kardeşlerim!. Ciğerlerinizde bir soluk nefes kaldıkça, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanımızı düşmanlara teslim etmeyeceğinize Kur’an-ı Kerim’e el basarak benimle birlikte yemin edin.”

Rahmetullah Efendi, İzmir Valisi İzzet Bey’in Yunan işgaline karşı konulmaması emri üzerine de;

“Vali Bey!. Bu sakalım kanımla kızarabilir, ama bu alına Yunan alçağını sükunetle selamlamış olmanın karasını sürerek, Huzur-u İlahiye’ye çıkamam.” diye haykırmıştır. Bu arada Müftü Efendi, toplantıyı da terk etmiştir.

İşte bu suretle Yunan işgaline ilk isyan bayrağını çeken Rahmetullah Efendi, işgalden sonra da çalışmalarını gizli olarak sürdürmüştür.

Manisa’da da Manisa Müftüsü Alim Efendi, Cemiyet-i İslamiyye adıyla bir örgüt kurarak faaliyete geçmiştir. İzmir’in işgalinden sonra Müftü Alim Efendi, Kırkağaç Müftüsü Hacı Rıfat Efendi, Burhaniye Müftüsü Mehmet Muhip Efendi, Edremit Müftüsü Hafız Cemal Efendi, Tire Müftüsü Sunullah Efendi, Yunan işgalini dini açıdan değerlendiren bir fetva vermişlerdir. Bu fetvada, Yunan işgal ve zulmünün haksızlığı belirtildikten sonra, buna karşı eyleme geçmenin dini bir ödev olduğu açıklanıyordu. Ayrıca, Yunanlılarla birlikte Damat Ferit Hükümeti de protesto edilmiştir. Bundan dolayıdır ki, bu fetvayı veren din adamları, Yunan makamları ve hem de İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkum edilmiştir.

Manisa Müftüsü Alim Hoca, Manisa’nın işgalinden sonra bir süre Manisa’da kalmış, Manisa’daki çalışmalarının Yunanlıları rahatsız etmesi ve yukarda sözü geçen fetva dolayısıyla idama mahkum edilmesi üzerine Balıkesir’e geçerek, Redd-i İlhak Kurulu’nda faydalı hizmetlerde bulunmuştur. Dördüncü Balıkesir Kongresi’ne delege olarak kabul edilmiş, Heyet-i Merkeziye’nin fahri üyesi unvanı Rahmetullah ve Alim Efendi’den başka Batı Anadolu’da; Balıkesir Müftüsü Hacı Ahmet Efendi, I. Dönem TBMM üyelerinden Müderris Abdülgafur (Iştın) ve Hasan Basri (Çantay) Efendiler, Edramit Müftüsü Cemal Efendi, Biga Müftüsü Hamdi Efendi, İvrindi’de Hafız Hamit Efendi ve Yunan askerlerince şehit edilen Dersiam Ali Rıza Efendi, Fart nahiyesinde Miderris İbrahim Efendi, Balya Müftüsü Hüseyin Efendi, 1920 Nisan’ında Anzavur Ahmet’in adamlarınca şehit edilen Gönen Müftüsü Şevket Efendi, Bandırma Müftüsü Hakkı Efendi, Tire Müftüsü Sunullah Efendi, Uşak Müftüsü Ali Rıza Efendi, Uşak-Sabık Müftüsü İbrahim (Tahtakılıç) Bey, Eşme Müftüsü Nazif Efendi, Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi, Demirci Müftüsü, İsmail Hakkı, Soma Sabık Müftüsü Osman Efendi, Bakırlı Hafız Hüseyin Efendi, Salihli Sabık Müftüsü Mehmet Lütfi Efendi, Manisa Müftüsü Alim Efendi’nin görevden alınması üzerine yerine müftü olan Abdulhamit Efendi, Kırkağaç Müftüsü Hacı Rıfat Efendi ve Demirci Müftüsü İsmail Hakkı Efendi gibi isimler çalışmalarda bulunmuştur.

Hacı Rıfat Efendi, Ayvalık cephesinde fiilen savaşa katılmış ve düşmana esir düşmüştür. Cephede düşmanla çarpışırken esir düşen bir diğer isim de, Manisa Müderrislerinden Hacı Hilmi Efendi’dir. Bu iki din bilgini, Atina’da uzun süre esaret hayatı yaşamışlardır. Bu arada Milli Mücadele lehindeki çalışmalarından dolayı Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Efendi de 1921 Nisan’ında da Yunan askerlerince şehit edilmiştir..

Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa’da da halka mücadele fikrini aşılayanlar, yine din adamlarıdır. Bunlar, Adana’da; Müftü Hüsnü, Müderris Abdullah Faik Çopuroğlu, Çamurzade Hafız Osman Efendi (Kozan Müftüsü), Abdülmecid Efendi (Bahçe Müftüsü), Yusuf Ziya Efendi (Osmaniye Müftüsü), Mehmet (Aldatmaz) Efendi (Karaisalı Müftüsü), Kahramanmaraş’ta; Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucularından Vezir Hoca diye tanınan Mehmet Alparslan, Hoca Hasan Rafet Seçkin ve Hoca Ali Sezai Kurtaran Hoca Efendiler, Gaziantep’te; Müftü Rıfat Efendi, İmam-Hatip Kazım, Mehmet, Abdülkadir ve Müezzin-Kayyim Ahmet Efendiler, Urfa’da; Müftü Hasan Hüsnü, Harran Müftüsü Mustafa Sırrı, Viranşehir Müftüsü İbrahim, Şeyh Saffet (Yetkin), Müftü Osman (Siverek Müftüsü) ve Müderris Alim Asım Efendiler gibi din bilginleridir. Onların önderliğinde emsalsiz bir savunma hareketi olan Maraş Müdafaası gibi müstesna bir kahramanlık örneği verilmiştir. Kahramanmaraş halkının Ermeni çeteleriyle Fransız askerlerine karşı koymasında Rıdvan Hoca’nın “Türk ve İslam hakimiyetinin bulunmadığı bir yerde Cuma namazı kılınmaz.” fetvası etkili olmuştur. Özellikle Sütçü İmam’ın ilk kurşunu atması bu yörede de Milli Mücadele kıvılcımının ateşlenmesi için kafi gelmiştir.

Konya’da Milli Mücadele’yi fikirde, şuurda ve vicdanda yerleştiren, bin bir güçlük ve yokluk içinde istikrarlı bir yönetim kuran Müderris Ali Kemali, Mehmet Vehbi, Müftü Ömer Vehbi, Seydişehir Müftüsü İsmail Hakkı ve Abdülhalim Celebi gibi önde gelen şahsiyetlerdir. Ali Kemali Efendi, Ekim 1920’de Delibaş Mehmet’in adamlarınca şehit edilmiştir.

Isparta’da Hafız İbrahim Efendi, DEMİRALAY; Afyonkarahisar ‘da da Hoca İsmail Şükrü, ÇELİKALAY adlarında gönüllerinden alaylar teşkil etmişlerdir. Soyadı kanunu çıktığında da Hafız İbrahim Efendi DEMİRALAY; Hoca Şükrü Efendi de ÇELİKALAY soyadlarını almışlardır.

Bu vesileyle, üzerinde yaşadığımız bu toprakların Türk ve Müslüman yurdu olması ve öyle kalması için mücadele verenlere, Alparslan’dan Osman Gazi’ye, Fatih Sultan Mehmet’ten Kanuni Sultan Süleyman’a, Sultan II. Abdülhamid’e, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına kadar vatan uğruna canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı rahmet, minnet ve şükran duygularımızla bir kez daha anıyoruz.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.